İstanbul, 5 Temmuz 2025 tarihinde tekrar bir depremle sarsıldı. Marmara Bölgesi’nde sıkça yaşanan sismik aktiviteler arasında yer alan bu olay, şehrin pek çok noktasında hissedildi. Deprem öncesi ve sonrası yaşanan gelişmeler, halk arasında endişe yarattı. Kandilli Rasathanesi ve AFAD’ın son depremler listesi doğrultusunda, depremin merkezi ve büyüklüğü hakkında detaylar netleşmeye başladı. Bu yazımızda, İstanbul'daki bu son depremin tüm yönlerini ele alacağız.
Resmi kaynaklardan alınan verilere göre, İstanbul'daki deprem saat 14:32'de meydana geldi. Kandilli Rasathanesi'nde kaydedilen veriler ışığında, depremin büyüklüğü 4.6 olarak ölçüldü. Depremin merkezinin ise Kocaeli’nin Gölcük ilçesi olduğu belirtildi. Bu durum, İstanbul'un yakınındaki Kocaeli'nin fay hatları üzerindeki konumunun, şehrin deprem riski için ayrı bir tehdit oluşturduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Söz konusu depremin derinliği 10 km olarak kaydedilirken, bu durumun da depremin şehrin merkezinde daha fazla hissedilmesine neden olduğu ifade edildi.
Depremin ardından İstanbul'da yaşayan vatandaşlar, panik içinde sokaklara döküldü. Birçok kişi güvenli alanlara ulaşmak için hızla hareket ederken, bazı vatandaşlar binaların girişlerinde bir süre beklemeyi tercih etti. Yerel medyada yer alan haberlere göre, İstanbul'un farklı semtlerinden depremin hissedildiğine dair çok sayıda ihbar alındı. Halk arasında, deprem konusundaki endişeler giderek artarken, uzmanlar ve yetkililerden açıklama bekleniyor. AFAD yetkilileri, sabah saatlerinden itibaren bu konuda bir bilgilendirme toplantısı düzenleyeceklerini duyurdu.
Şehirdeki birçok insan, depremin ardından sosyal medya üzerinden yaşadıkları panik anlarını paylaştı. Bazı kullanıcılar, depremin aniden bastırması nedeniyle yeterli hazırlıkları yapmadıklarından yakınırken, uzmanlar bu gibi durumlarda önceden hazırlıklı olmanın önemine dikkat çekti.
Deprem sonrası yaşanan bu olaylar, İstanbul halkının kendilerini ne derece güvende hissettiklerini de ortaya koydu. Deprem konusundaki hazırlıklar ve güvenlik önlemleri hakkında daha fazla bilgilendirmeye ihtiyaç duyulduğu aşikar. Şehirdeki birçok bina, depreme karşı dirençli olarak inşa edilmiş olsa da, eski yapılar hâlâ risk taşımakta. Bu nedenle, yerel yönetimlerin depreme hazırlık süreçlerini hızlandırması gerektiği konusunda geniş bir kamuoyu oluştu.
Sonuç olarak, İstanbul'da gerçekleşen bu deprem, yalnızca bir doğal felaket değil, aynı zamanda şehirdeki binaların güvenliği, hazırlık süreçlerinin etkinliği ve halkın bilinçlenmesi noktasında önemli bir uyanış anlamına da geliyor. Depremler, her ne kadar doğal bir olgu olsa da, şehirdeki yapıların dayanıklılığı ve halkın bu tür durumlarla başa çıkma konusundaki yeterlilikleri büyük önem teşkil ediyor. Bu bağlamda, İstanbul'un geleceği için atılacak adımlar, hem yönetim hem de halk açısından kritik bir rol oynayacak.
İstanbul'daki bu son deprem, yine depremlerin unutulmaması gereken bir gerçeği olarak tüm halkı uyarmakta; hazırlıklı olmak, riskleri azaltmanın en önemli yoludur. Unutulmamalıdır ki, deprem anında doğru davranış sergilemek, hayat kurtarabilir. Bu yüzden, tüm vatandaşların acil durumlara karşı bilgi sahibi olmaları ve gerekli önlemleri almaları büyük önem taşımaktadır.