Son yıllarda, İran ve ABD arasındaki gerginlikler, Orta Doğu’daki jeopolitik dengeleri etkileyen önemli bir faktör haline geldi. İran, özellikle nükleer silah geliştirme programı ve balistik füzeleriyle ilgili politikaları nedeniyle sıkça eleştirilen bir ülke. Tahran yönetimi, ABD'nin yaptırımlarına ve olası askeri müdahalesine karşı çeşitli senaryolar geliştiriyor. Bu senaryolar, İran'ın ulusal güvenliğini korumak ve uluslararası etkisini artırmak amacıyla oluşturuluyor.
İran, son yıllarda füze programına ciddi yatırımlar yaptı. Gelişmiş balistik füzeler, İran’ın askeri gücünü artırırken aynı zamanda düşmanlarına da bir gözdağı verme aracı olarak öne çıkıyor. Tahran, bölgesel rakiplerini ve başta ABD olmak üzere küresel güçleri hedef alabilen uzun menzilli füzeler üzerinde çalışıyor. Stratejik olarak, bu füzelerin geliştirilmesi, Tahran'ın savunma kapasitesini artırmakla kalmayıp aynı zamanda misilleme senaryolarını da zenginleştiriyor. ABD’nin bölgedeki askeri varlığına karşı geliştirilen bu füzeler, olası bir çatışma durumunda İran'ın elini güçlendirecektir.
Tahran yönetimi, ABD ile yaşanan gerginlikler karşısında üç farklı misilleme senaryosu üzerinde çalışıyor. Bu senaryolar, İran’ın askeri stratejilerinin yanı sıra iç politikada da önemli bir yere sahip. İlk senaryo, doğrudan askeri bir saldırı gerçekleştirerek ABD üslerini hedef almak. Bu senaryo, İran'ın füze teknolojisini tam kapasiteyle kullanarak düşmana gözdağı vermek ve böylece ulusal savunma gücünü pekiştirmek üzerine odaklanıyor.
İkinci senaryo ise, dolaylı yollarla misilleme yapmayı öngörüyor. İran, özellikle sahada etkili olan ve onun yanında yer alan milis güçler aracılığıyla ABD’ye karşı çarpışmalara destek verebilir. Bu tür bir yaklaşım, İran'ın doğrudan bir saldırı gerçekleştirmeden düşmanın etkisini azaltmak için kullanılabilecek bir yöntemdir. Yine, bu senaryo kapsamında siber saldırılarla ABD’nin kritik altyapılarına zarar vermek de planlar arasında yer alıyor.
Üçüncü senaryo ise uluslararası diplomasi ve koalisyon kurma üzerine odaklanıyor. İran, bu stratejiyle bölgedeki müttefikleri ve dostlarıyla birlikte hareket ederek, ABD’nin etkisini zayıflatmayı hedefliyor. Bu bağlamda, İran’ın Rusya, Çin ve bazı Arap devletleriyle olan ilişkilerini güçlendirmesi, bölgesel dinamikler açısından önem taşıyor. Böylece, İran, olası bir ABD saldırısında yalnız hissetmeyecek ve daha geniş bir destek ağı oluşturmuş olacaktır.
Sonuç olarak, İran’ın füzeleri hazırlarken geliştirdiği bu üç senaryo, hem askeri hem de diplomatik düzeyde onun stratejik vizyonunu belirliyor. Tahran, bu senaryoları hayata geçirerek ABD’nin bölgede yapacağı olası hamleleri minimize etmeyi ve kendi ulusal güvenliğini korumayı amaçlıyor. Ancak, bu tür hazırlıkların bölgesel ve küresel istikrarsızlığı artırabileceği de göz ardı edilmemeli. Gelişmeler, uluslararası ilişkilerdeki dengeleri sarsma potansiyeline sahip ve dünya gözlerini bölgedeki gelişmelere çevirmiş durumda.