Trajik bir olay, Türkiye'nin geleceği olan genç bir hayatın sona ermesine yol açtı. 12 yaşındaki Eyüp, arkadaşlarıyla oyun oynadığı sırada, başka bir grup tarafından 5 yerinden bıçaklanarak hayatını kaybetti. Olay, sadece Eyüp’ün ailesini değil, tüm toplumu derinden sarstı. Genç yaşta hayatını kaybeden bir çocuğun hikayesi, yaşanan toplumsal sorunların yeniden gözler önüne serilmesine vesile oldu. Güvenlik, eğitim ve ailevi ilişkiler gibi konuların önemini bir kez daha hatırlatırken, toplumun çocukları koruma noktasındaki eksikliklerine de dikkat çekti.
Olay, geçtiğimiz günlerde bir parkta meydana geldi. Eyüp ve arkadaşları, günün ilerleyen saatlerinde oyun oynamak üzere bir araya geldiler. Ancak birkaç dakika içinde, başka bir grup çocukla bir tartışma çıktı. Eyüp, tartışmanın büyümesi dolayısıyla bıçaklı bir saldırıya maruz kalmış ve 5 yerinden bıçaklanarak ağır yaralanmıştı. Olay yerine gelen acil sağlık ekipleri, Eyüp'ü hastaneye kaldırmış fakat tüm müdahalelere rağmen genç çocuğun hayatını kurtaramamıştı.
Bu acı olay, yalnızca Eyüp'ün ailesini değil, aynı zamanda çevredeki diğer aileleri de derinden etkiledi. Parkta oynayan çocukların ve ailelerin, yaşadıkları travma, toplum üzerindeki cinsiyet, yaş ve kimlik gibi kavramların yeniden sorgulanmasına neden oldu. Acı bir şekilde, çocukların güvenli bir ortamda büyüme hakkının ne kadar kırılgan olduğu bir kez daha gözler önüne serildi. Bu tür olayların yaşanmaması için gerekli önlemlerin alınması, toplumun her kesiminden beklentidir.
Eyüp’ün yaşıtları, aileleri ve tüm mahalle sakinleri, bu trajedinin ardından adalet arayışına girdi. Aile, Eyüp’ün ölümüyle ilgili olarak yetkililerden, olayın faillerinin bir an önce yakalanmasını talep etti. Sosyal medyada da Eyüp’ün ismi birçok kişi tarafından dile getirildi. "Adalet istiyoruz" sloganları ile birlikte Eyüp'ün hayatını kaybettiği yere çiçek bırakma etkinlikleri düzenlendi. Böylelikle, bu trajik olayın unutulmaması ve benzer olayların tekrar yaşanmaması adına bir toplumsal farkındalık yaratılmaya çalışıldı.
Birçok sivil toplum kurumu, olayın ardından çocukların güvenliği ile ilgili çalışmaların hızlandırılması gerektiğini vurguladı. “Çocukların korunması, ailelerin üzerine düşen bir sorumluluk olmakla birlikte, devletin de bu konuda etkin ve kalıcı çözümler üretmesi gerekiyor" şeklindeki açıklamalar, toplumda geniş yankı uyandırdı. Eğitim sisteminin, çocukların barışçıl bir şekilde bir arada yaşama kültürünü benimsemeleri için nasıl geliştirilmesi gerektiği tartışılmaya başlandı. Ailelerin ve eğitimcilerin bu konuda daha duyarlı olmaları gerektiği dile getirildi.
Geleceğimiz olan çocuklarımız, güvenli ve huzurlu bir ortamda büyümeyi hak ediyor. Eyüp’ün trajik ölümü, hepimize düşen görevi bir kez daha hatırlatıyor. Çocukların şiddetten uzak, barış içinde bir arada yaşayabilmeleri için toplum olarak üzerimize düşeni yerine getirmeliyiz. Olayın faillerinin adalet önüne çıkarılmasıyla birlikte, Eyüp’ün anısına saygı göstermek ve bir daha böyle bir olayın yaşanmaması için elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız. Toplum olarak, çocuklarımızı korumak ve onlara güvenli bir gelecek inşa etmek adına daha fazla çalışmalıyız.
Sonuç olarak, Eyüp’ün yaşarken, oyun oynarken, gülümserken hayal ettiği hayat, şimdi geçmişte kalmış bir hüzün. Bizler, bu hüzünle yüzleşmeli ve geleceği güvenli bir yer haline getirmek için birlikte hareket etmeliyiz. Adaletin sağlanması ile birlikte, bölgemizde yeni bir dönüşüm ve toplumsal farkındalık başlamalıdır. Unutmayalım ki bir çocuğun gözündeki ışık, hepimizin sorumluğundadır. Eyüp gibi çocukların hayatını kaybetmemesi için el birliğiyle mücadele etmeliyiz.